Jan Paçal
  Güncelleme: 15-02-2020 21:37:00   15-02-2020 21:29:00

DİKTATÖRLERE KARŞI PİNKDATÖRLER ÜTOPYASI

Özellikle Blockchain ve yeni teknolojilerin hüküm sürdüğü, gelişerek ilerlediği kripto para dünyasında yaşanan ilginç gelişmeler sadece borsalara endeksli ilerlemiyor. Gelişmelerin sosyal yanı yazarlar, gazeteciler, bilim adamları ve iş adamları tarafından irdeleniyor. Çomak derinlere sokuldukça paranoya da diyebileceğimiz değişik saptamalar ortaya çıkıyor.

"Yeniçağın başlangıcı kripto dünyası olacak" diyen eski ABD'li Bakan Judd Gregg'den  TechCrunch Editörü Mike Butcher'e, Sapiens ve Homo Deus adlı kitaplarıyla son döneme damgasını vuran Tarihçi, Yazar Yuval Noah Harari'ye kadar bir çok ilginç saptama ortaya dökülüyor.

"Gücün olduğu yerde diktatörlükte olur..." şeklindeki ortak saptama ise oldukça dikkat çekici.

Şu an ki kriptokrasi dışında kalan ve 'gerçek' denen dünyamızda diktatör olduğu söylenen, asla diktatör olmadığını iddia eden ve benzeri gözlemlerimizin odak noktası olan birden fazla ülke yöneticisi mevcut.  Gücün diktatörlük tarafında duranları ve de durmayanları ayırt etmesi de pek zor olmuyor.

Dijital dünyada güç kazananların diktatörlüğe soyunup soyunmayacağı da merak konusu. İlk sinyallerde gelmeye başlamadı değil.

Güce henüz yenilmemiş ve diktatör olarak damgalanmamış ancak diktatör olmaya aday bu isimlere Pinkdatör demek istiyorum. Neden mi? Çünkü Pembe bir umut var... Çünkü henüz sanırım elleri kana ve çirkefe bulaşmadı yada benim hayal ettiğim şey bu.

Ütopik olarak başlayan ve her köşeye sinen Blockchain uygulamaları farklı kulvarlarda hızla ilerler iken, kendi ütopik dünyamda Diktatörlere karşı Pinkdatörleri hayal ediyorum. Gücü yani parayı ellerinde tutan bu zenginlerin taban tabana zıt gelişmeler içinde olmasını da diliyorum. Bir Pinkdatör çıkıp bir silah fabrikasını satın alıp kapatsa üzerine de bir sanat tesisi inşa etse ne güzel olur diyorum, diliyorum. Pinkdatörler, diktatörlerin yaptıklarının tam tersini yapma, onların tam tersi istikametinde yol olsa büyük kitleler tarafından sevgiyle karşılanacaklarına da kalıbımı basıyorum.

İlk sinyaller geliyor demiştim. İlk sinyal 18 yaşında Bitcoin milyoneri olan Eric Finman'dan geldi. Dünyanın en büyük kripto zenginlerini bir araya getirmek isteyen Finman, Bitcoin'i 'yozlaşmış' olarak tanımlarken yeni bir kripto para geliştireceklerini  açıkladı. Demek ki dert büyük. Genç yaşında sahip olduğu gücün bir yere bağımlı olmasını mı istemiyor yoksa gerçekten kripto dünyasının özgürlüğü için mi yola çıktı. Benim düşüncelerimde ilk saptama ağır basıyor. Güç elinde ve daha fazla ve daha kendisine ait olan gücü istiyor. Bu genç arkadaşımızın sosyal veya halk yararına bir yaptırımını veya bir projesini göremedik henüz varsa da ben bilmiyorum.

“Bugün gördüklerimiz kripto paraların ilk jenerasyonunu oluşturuyor ve büyük ihtimalle yok olacaklar" diyen Finman kripto para dünyasıyla ilgili şikayet etmekle yetinmiyor. Yeni projesi için dünyayı dolaşan genç girişimci, kripto paraları “düzeltmek” istiyor. San Francisco’dan Dubai’ye kadar seyahat eden Finman, kendisi gibi Bitcoin milyonerlerini arıyor ve onları bir konsorsiyuma davet ediyor. Dünyanın en büyük kripto para zenginlerini bir araya getirmek isteyen Finman, birkaç ay sonra onlarla birlikte yeni bir kripto para geliştireceklerini söylüyor. Finman yeni kripto paranın Bitcoin’in tam tersi özelliklere sahip olacağını iddia ediyor.

"Yaşamın neye dönüşeceğini veriyi yönetenler belirleyecek. Veriyi kontrol edenler sadece insanlığın değil, yaşamın geleceğini tanımlayacak" diyen Tarihçi, Yazar Yuval Noah Harari'nin korkusuda ortaya çıkacak Pinkdatörler. Bu Pinkdatörler ne yapacak, gelişmelere nasıl yön verecek. Şu anda olduğu gibi yaşam formlarını yok etmeye insanlığı köleleştirmeye destek verip devam edecek mi?

" Bu çağ bir ‘dijital diktatörlük’ yaratabilir. Demokrasi bilgiyi farklı kurumlara dağıtarak karar mekanizmaları yaratır . Diktatörlüklerse bütün bilgi ve gücü tek noktada yoğunlaşarak işleri yürütür. 21. Yüzyıldaki yapay zeka ve makine öğreniminin ortaya çıkardığı güç, demokrasinin üstünlüğünden yana duran ibreyi diktatörlüklere doğru savurabilir. Demokrasi merkezi veri işlemeyi mümkün kılan yapılara uyum sağlayamazsa insanlar dijital diktatörlüklerin boyunduruğu altına girebilir. Bugün dahi teknolojileri kullanan demokratik görünümlü (ABD, İsrail gibi) ülkelerin bu tip yapılar kurmak için çalıştığını gözlemliyoruz.Verinin kontrolü bir elit grubun dijital diktatörlüklerden daha radikal yapılar ortaya çıkarmasına yol açabilir. Bu elitler insan bedenine hükmetme yeteneğiyle yaşamın geleceğine karar vermeye yönelebilir. Bilim, doğal evrim süreçlerini akıllı tasarıma aktarma görevini üstleniyor. Bu tasarım, bulutlardaki Tanrı’nın değil; bulut sistemlerini kullanan IBM, Microsoft gibi şirketlerin aklını temel alıyor."  saptamalarını yapan "Teknolojik elitlerin yeni hedefi beynimiz” diyen Tarihçi Yazar'a göre bu durum önümüzdeki birkaç 10 yıl içinde gündemimize gelecek.

200 yıl sonra zaten bugünkü anlamda insanların kalmayacağına da inanan Tarihçi, " Bambaşka bir tür ortaya çıkacaktır.Bugün insanların çoğu veri denince ne satın aldığı, hangi linke tıkladığını düşünüyor ancak esas önemli olan biyolojik veriler. Hack edilecek tek şeyin bilgisayarlar olduğunu sanıyorlar ancak beden çok daha büyük bir hedef. Asıl hedef beyindir" diyor.

Bir süre önce paranın hırsıyla tüm beyinlerin bilgisayar kodlarını kırmaya ve ödül kazanmaya yöneldiğini ifade ederken asıl amacın insan DNA sı üzerinde çalışmak olduğunu söylemiş ve bu pranoyam ile kendimi yalnız hissetmiştim. Ancak yukarda bahsettiğim yeni yapılan açıklamalar  ile olayın daha da derinlere indiği kanısına saplandım iyice.

Ben kendi adıma Pinkdatörler lakapları gibi pozitif yönde hareket eder ve insanlığı tahmin edilemeyen pozitif kutuplara taşırlar ve yapılmayanı, cesaret edilmeyeni ellerindeki parasal güç ile hayata geçirirlerse hep birlikte şaşıralım derim.

Tüm dünya düzeni değişiyor, 'olmaz' denilen bir çok şey 'oluyor'. Sistem aya gittiğini iddia edip hala bir coca cola reklamını ay yüzeyine çakamadığı için güç dengelerinin biz fark etmeden yıllar önce değişmeye başladığı aşikar. Dengeyi değiştiren içimizdeki uzaylılarda olabilir, mistik güçlerin yeniden hayat bulması da..

İnsanlığa unutturulan her şey bu yeni teknoloji akımı ile geri dönmeye başladı ise 010101 lerimizin rengi de değişiyor demektir.

 

  YAZARIN DİĞER YAZILARI

HABER ARŞİVİ
BİZİ TAKİP EDİN
YUKARI